“Anneler Günü”nde:
YOKKEN DE VARSIN
Bir bilmediğim evrenden
sancılarla geldim.
Istın koynunda beni.
Emzirdin.
Yaşamak hakkını tattırdın bana.
Daha çıkmadan insanlar içine
bilmediğim özgürlükle
senin içinde vurdu yüreğim.
Tanyerlerine uzanan gecelerde
uykusuz gözlerinde
hep ışıltılar vardı
senden oluştum diye.
Kanını verdiğin canımda
yarınları yarattın.
Toprak gibi sonsuzsun şimdi.
Adını bilen yok ama,
kime sorsan,
ne yana baksan,
soluyan dünyanın,
yerin, göğün,
toprağın, suyun,
canlının, cansızın,
şarkının, sazın,
günahsız çocuk bakışlarının,
kutup kışlarının,
kavrulan çöllerin,
nasırlı ellerin,
silah tetiklerini çeken parmakların,
çapkın kaçamakların,
sevgi çocuklarının,
nişanlı kuşkularının,
içerde yatanların,
güneşe can atanların,
korkanın,
ters dönen kanın,
çılgının, çaresizin,
secdedeki dizin,
ve, her solukta,
soluktan kalmışın camlaşmış balkışında,
suların akışında,
salmada, imecede,
Ay’ı fetheden düşüncede,
duyguda, düşte, gerçekte,
hak’ta, akıl’da, hayal’de,
Çin’de Maçin’de,
her gönülün içinde,
sensiz kalmışların ateşinde
Hep…
sen yokken de varsın.
tek değişmez adınla:
ANA! …
(Ana) demişler sana!
Hem doğa’sın,
hem umut’sun.
hem barış’sın,
hem mut’sun.
Ellerin saçlarımda olmasa da
verdiğin canlarda seni bulurum.
benden gelenlerde,
bakmaya doyamadığım,
kıyamadığım,
gözünü sevdiğim yemişlerimde
Seni bulurum Ana!
(Ana) demişler sana!
Yok olduğunda bile
hep varsın.
Değilmi ki (ANA) sın! |