SEÇİM SİSTEMLERİ ve BUNLARIN YENİ ANAYASALARDA TECRÜBESİ
Metin: Alfonso TESAURO, Napoli Hukuk Fakültesi Anayasa
Hukuku Profesörü
Türkçesi: Bülent Nuri ESEN, Ankara Hukuk Fakültesi
Anayasa Hukuku Profesörü
Gayesi, anayasa organlarından bir kısmının halk
iradesine uygun surette kurulması olan seçim sistemleri,
hususî zaman ve mekân durumları ile siyasî kuvvetlerin
teşkilât ve inkişafını inikas ettiren özel hükümlerle
birbirinden ayrılırlar. Bu sistemleri yekdiğerinden
tefrik eden derin ayrılıklara rağmen, cümlesini de
muayyen sayıda esas tiplere bağlamak mümkündür.
Seçmen topluluğunun teşekkül tarzına, yani seçmen olmak
hakkının kendilerime tanındığı kimselerin tayini tarzına
göre muhtelif sistemlerin ekserisi mahdut oy usulünden
genel oy usulüne doğru tekâmül göstermişlerdir.
Gerçi, seçim ehliyetinin hususî vasıflara sahip muayyen
vatandaş zümrelerine tahsis edilmiş olduğu mahdut oy
usulü, bilhassa, seçim hakkını vatandaşın ehemmiyetli
sübjektif kamu haklarından olmak üzere kabul eden
sistemlerce tatbik olunmuştur. Ancak, mezkûr sistemlerde
eski sınıfların temsilî prensibinin tesisi tamamiyle
zail olmuş değildir.
Tekmil vatandaşların, ayırma gözetilmeksizin, seçim
hakkından müstefit oldukları genel oy usulü, seçim hakkı
tedricen geniş bir surette kabul edildiği nisbette, az
çok muzafferame bir netice gibi tatbik olunmuştur.
Seçmenler topluluğunun faaliyetini mümkün kılmak
maksadiyle teşkilâtlandırılması bakımından seçim
sistemleri, tek seçmeli gurup veya çok seçmeli gurup
prensibinden ilham almakta olduklarına göre tefrik
edilirler. Tek seçmeli gurubun vasfı, seçmenlerin,
müteaddit heyetler halinde toplanması ve böylece
teşekkül den gurubun bir tek temsilci seçmesidir. Çok
seçmeli gurubun vasfı ise, bunun aksine olarak,
seçmenlerin aynı zamanda muhtelif temsilciler seçmek
üzere guruplanmaladıdır.
Oy tasnifi neticeleri üzerinden temsilciliklerin
dağıtılması bakımından da iki usul takip olunmuştur:
Çoğunluk sistemi ve nisbî sistem. Çoğunluk sistemi
icabmca, secilenler, oyların salt çokluğu nazara alınmak
suretiyle ilân edilir. Nisbî usule göre ise, bilâkis,
seçilenler çarpışma halindeki muhtelif kuvvetler
tarafından elde edilen oylar gözönünde tutularak ilân
olunur.
Demokratik temele dayanan anayasalarda genel oy ve nisbî
prensip seçimle meydana gelen organların siyasî
temsillerinin gerçekleştirilmesinde esas telâkki
edilmişlerdir. Filhakika, genel oy, seçmenler
topluluğunun teşekkülü bakımından, nisbî prensip de
temsilciliklerin dağılması noktasından esas sayılırlar.
Tarihî mücadelelerin kozunu teşkil etmiş olan bu iki
esas, umumiyetle azamî terakkiye ulaşmayı temine mahsus
gibi görünmüşlerdir. Ancak, tekmil sosyal teşkilâtlanma
şekillerinde ve hassaten siyasî ve iktisadî
teşkilâtlanmalarda, hiç bir sistem bazı durumların
icaplarını tam manasiyle karşılıyamaz. Bu itibarla
mezkûr iki esas en iyimser taraftarlarının ümitlerine
tamamiyle tekabül edememiştir.
Seçilenlerin ilânı hususunda nisbî usulün kabulünden
önce tatbik edilmiş olan genel oy usulü, kendisine
vakfedilen ümitlerin büyük bir kısmını boşa çıkardı.
Çünkü, tatbikinden umulan bazı icapları, yani tekmil
vatandaşların siyasî temsilini temine kifayetli gelmedi-
Siyasî temsil, bilhassa, ekser sistemlerde tek seçmeli
seçmen gurubu ve usulünün henüz yürümekte olması
yüzünden tahakkuk edememekte idi ki bu hal azlıkların
seçmen guruplarında kendi temsilcilerini bulundurma
ihtimalini büsbütün yok etmişti. Böyle bir durum seçimle
kurulan meclislerin tekmil seçmenler topluluğuna izafe
olunamıyacak ve sadece çoğunluğa ait siyasî fikirlerin
ifadesi olması neticesini doğuruyor ve muhtelif
partileri ya hep ya hiç oyunu oynıyan bir kumarbaz
durumuna sokuyordu. Öyle ki, iyi bir oy kazanma başarısı
sağlamış olan bir parti, sırf bir kaç oy farkı yüzünden
ya hakimi mutlak kesiliyor veya büsbütün temsilcisiz
kalıyordu. Meselâ bir parti 5000 üzerinden 2501 oyla
kazanıyor ve fakat 2499 oy kazandığı takdirde
temsilcisiz kalıyordu.
Bundan maada, genel oy usulüne bazı müsbet kusurlar
atfedilmek
istendi. Ve faraza bilhassa siyasî seviyenin çok düşük
olduğu memleketlerde, mümtaz şahsiyetlerin
kazanamadıkları ve halbuki, kitlelere yakın olan alelade
kimselerin mücadeleden kolayca muzaffer çıktıkları
söylendi. Genel oya ve sözde zararlı neticelerine
affolunan kusurları tashih için bir çok teşebbüsler
yapılmıştır. Bunların ekserisi muvaffak olamamıştı.
Meselâ; genel oyla seçilen temsilcilere teşkilâtlanmış
çeşitli meslek guruplarımca seçilecek temsilcilerin
katılması yoluna gidildi. Maksat sadece vatandaşlar
umumiyetini değil, lâkin aynı zamanda faaliyeti ile
sosyal hayatta keyfî bakımdan daha büyük bir tesir icra
eden bir topluluğu da ifade edebilecek tam bir temsil
tahakkuk ettirmekti. Bununla beraber, çare, tahsis
olunduğu gayeyi tahakkuk ettirmeğe elverişli gelmedi.
Zira, çeşitli meslek gurupları üyeleri siyaset meydanına
çıkacakları sırada az çok katî bir şekilde kendi siyasî
partilerinin fikirlerine göre vaziyet aldılar. Genel oya
tevcih edilen tenkitlerden bu usulü kurtarmak ümidi ile
girişilen diğer bir çok teşebbüsler de muvaffak olmadı.
Fakat ekser kimselerin kanaatine göre bir hayli
mahzurlarına rağmen, bu sistem, zamanımızda siyasî
hayatın derin bir zarureti kalmakta devam etmektedir.
Tıpkı genel oy usulü gibi, bazı memleketlerde hakikî bir
taassup halini alan hararetli bir geniş propaganda
sonunda kabul edilen nisbî sistem başlangıçta seçim
sistemlerinim tekmil mahzurlarını tedaviye kadir bir
ilâç gibi telakki olunmuştu. Filhakika, nisbî sistem
partilerin sağlam bir dis:pl:n kurmalarına imkân
vermekte idi. Temsil kabiliyeti mevcut olan ve fakat
seçim mücadelesinden ve seçim devresi uzlaşmalarından
çekinen şahsiyetlerin Parlâmentoya girmelerini
sağlıyordu. Rüşvet ve irtişayı önlüyordu. Mücadeleyi
mahaliıî menfaatler çerçevesinden genel siyasî
menfaatler havzasına naklediyor ve bilhassa azlıklara da
meclislerde temsil imkânı veriyordu. Nihayet,
Parlâmentoyu tıpkı bir coğrafya haritası gibi memleketin
siyasî vaziyetinin ifadesi haline getirecek surette tam
olarak temsilini gerçekleştiriyordu.
Böyle olmakla beraber, fiiliyatta nisbî sistem Ernest
Naville ve bir çok diğer şiddetli taraftarlarının
düşündükleri "deva-i kül" olamadı ve amansız
tenkitlerden kendisini kurtaramadı.
Nisbî sistem azlıkları himayeye muvaffak olmakta ve
diğer bir takım faydalar sağlamakta ise de bir çoğunluk
hükümeti ve hatta müstakar bir hükümet temin edecek
vaziyette değildir, dendi.
Bu sistemin, seçmenleri partilere esir kıldığı,
parlâmentoya temsil kabiliyetini haiz kimseler yanında
tek seçmeli gurubun asla gölgeden çıkmasına müsaade
etmiyeceği ikinci derecede simalar soktuğu söylendi.
Diğer taraftan, nisbî sistem tek seçmeli gurup sistemi
ile kabili telif görülmedi ve bu sebeple tek seçmeli
guruba umumiyetle izafe olunan faydaları yok etmek
istemekle itham olundu. Çünkü, tek seçmeli gurup usulü
kendisine mahsus çok basit seçim tarzına, yine kendisine
mahsus müstakar bir çoğunluk ifade etmek imkânına, en
iyilerin ayırt edilmesine, partilerin sert disiplinini
kırmağa, nihayet seçmenlerle seçilen arasında doğrudan
doğruya bir temas teminine elverişli bulunuyordu.
Halk iradesinin realiteye uygun surette tezahürü
hususundaki demokratik icabı tatmin için, mevzuu bahis
prensiplerden her biri ile ve aleyhindeki kablî tenkit
ve taassup muhtelif seçim sistemlerinin yapılmış olan
çalışmalar muvacehesinde mahsus şekilde düşük neticeler
vermesine geniş ölçüde yardım etmişlerdir. Bu
başarısızlık evvel emirde çeşitli meselelerin
tahlilindeki bir takım hatalardan husule gelmektedir.
Prensiplerden birinin mübalâğalı surette göklere
çıkarılması veya kötülenmesi, bunlarım fayda veya
mahzurlarının mücerret şekilde ele alınması yüzünden
genel olarak tatbik edilebilecek mükemmel bir sistem
taharrisi ile meşgul olanların esas hatasını meydana
getirmektedir. Böyle bir araştırma daha başlangıcında
akamete mahkûmdur. Zira, her hal ve kârda boşlukta, yani
mahva giden yolda yürümektedir. Bir seçim sistemi
muayyen bir maksadı, halk iradesini belirtmek maksadını
elde etmeği istihdaf eden az veya çok karmaşık bir
mekanizmadır. Bununla beraber, fiilî netice istihsal
etme ihtimalleri yalnız seçim sisteminin sadece mezkûr
iradeyi belirtmek kabiliyetine değil, aynı zamanda umumî
vaziyete ve hususiyle, muayyen bir memleketin
vaziyetine; çeşitli siyasî kuvvetlerin birbirleriyle
münasebetlerine ve tesir derecelerine, kültür seviyesine
ve bilhassa seçmenlerin siyasî ehliyetine bağlıdır.
Binaenaleyh, nasıl bir fotoğraf makinası aynı mevkiin
resmini ışığa ve kendi vaziyetine göre almakta ise, aynı
şekilde, bir seçim sistemi de tatbik edilmekte olduğu
şartlara göre halk iradesinin hakikatte en uygun tarzda
ifadesini belirtmekte farklı kabiliyete maliktir.
Muhtelif muhitlerde istihsal olunan aynı netice bu
sebeple ve bilhassa siyasî telâkkilerin çeşitli olması
hasebiyle çok farklı surette tefsir olunabilir. Lâkin,
bunun dışında, hiç şüphe yoktur ki yekdiğerinden derin
surette farklı sistemler belli bir durumda aynı
neticeleri tevlit edebildikleri halde, başka vaziyette
tatbik olunan aynı sistem taban tabana zıt neticeler
doğurabilir.
Nitekim, tek seçmeli gurup usulü, faraza İngiltere'de -
mücadele halindeki siyasî kuvvetlerin hususî
vaziyetlerine göre - müstakar bir çoğunluk teşekkülünü
temin ettiği halde ne Fransa'da ve ne de aynı sistemin
70 yıldanberi uygulanagelmekte olduğu İtalya'da aynı
neticeyi vermemiştir. Mamafih şu veya bu neticeyi - ve
meselâ hükümetlerde istikrarı veya büyük siyasî partiler
kurulmasını, yahut da küçük partiierin bertaraf
edilmesini - tevlide elverişli seçim sistemlerinden
bahsetmekte bir sistemi kül halinde ve dahilinde tatbik
olunacağı çerçeveden müstakil olarak nazara
alınabilecekmiş gibi telâkki etmek hatasına düşmek
tehlikesi mevcuttur. Ve bu hata, bizatihi mükemmel bir
sistem mevcut olabileceği hakkındaki hatalı karineden
husule gelmektedir.
Bu meseleleri vazediş tarzında işlenen ve daha az vahim
olmıyan diğer bir hata da belli bir sistemin tekmil
iyilik veya kötülüklerini ekseriya genel oy veya nisbî
oy sistemine yüklemekle ve alelıtlak bir seçim sistemi
teşkilâtının müteaddit meselelerinden yalnız bir
tanesini halletmekle irtikâp olunmaktadır. Bir seçim
sistemi müteaddit parçalardan mürekkep bir mekanizmadır.
Bu parçalar hep bir arada muayyen bir gayenin
tahakkukuna yardım ettikleri için, birbirlerine zarurî
olarak bağlı iseler de her birisi mahiyet ve
görevlerindeki çeşitlilik bakımından diğerlerinden
ayrılmaktadır.
Tıpkı insan vücudunun muhtelif kısımlarının ve meselâ
dolaşıma, üremeye, solunuma ait kısımların bir taraftan
kül halinde bir tek fizik varlık temsil ettikleri halde,
görmekte oldukları vazifelerin çeşitliliği ile
aralarında ayrılmakta oldukları gibi.
Bir sistemin tekmil iyilik ve kötülüklerini genel oy
usulüne veya nisbî usule atfetmek, bilhassa genel oy
usulünün memlekette mevcut kuvvetleri, seçilmiş bir
mecliste ayrıca temsilden mahrum bıraktığını söylemek,
temsilciliklerin tevzi tarzını ve binaenaleyh seçmenler
topluluğunun işleyişini temin tarzını aksettiren nisbî
sistemden tek seçmeli veya çok seçmeli bir gurubun
mevcudiyetine bağlı mahzurları çıkarmak Parlâmentoya
ikinci derecede şahsiyetleri getirmek neticesini, tek
seçmeli usulde bu cihet meçhul olduğu halde, nisbî usule
yüklemek, elhasıl bütün bunlardan bahsetmek bir silsile
iltibasa düşmek demektir. Ve bu iltibaslar her bakımdan,
insan vücudunun muhtelif organları beşer yaşayışını
mümkün kılmak için yekdiğerine bağlı iken, dolaşım
örgütünü çiğneme örgütü ile; solunum örgütünü döllenme
örgütü ile karıştırmakla, ve binaenaleyh çiğneme
güçlüklerimi diş sisteminin kötü işleyişine atfedecek
yerde dolaşım arızalarına; yürüme güçlüğünü bacak ve
ayak eklemlerinin bozukluğuna atfedecek yerde solunum
arızalarına atfetmekle düşülecek iltibaslardan
farksızdır.
Seçim sistemlerinin hazırlanmasında dikkate değer
neticelere varabilmek için muhtelif meselelerin vaz'ında
hatalara düşmemek lâzımdır, ve bilhassa bir seçim
sistemini içerisinde tatbik olunacağı hukuk nizamının
durumuna göre takdir etmek ve aynı zamanda onu meydana
getiren muhtelif hususî prensipleri bunların karşılaması
gereken özel şartlara göre gözönünde bulundurmak
zaruridir.
Bu istikameti takip suretiyle büyük bir ehemmiyeti haiz
olan hususî meselelerden birimi, yani tek seçmeli gurup
sistemini seçmen topluluğunu teşkil için ve nisbî
sistemi temsilciliklerin dağıtılması için bir tek sistem
halinde uzlaştırmak meselesinin ele almak kabildir. Bu
meselenin seçim sistemini kurmakta büyük bir ehemmiyeti
vardır. Zira, karşılaşmakta olan tekmil siyasî
kuvvetlerin seçilen mecliste mevcudiyetini sağlamak için
temsilciliklerin dağıtılmasında nisbî usulün elzem
olduğu umumen kabul edilmiştir. Ve diğer taraftan da,
pek çok kimselerin büyük ve sıkı bağlılığının ve en
ziyade yenilik taraftarı ve tekâmülcü cereyanlar
tarafından dahi mazhar olduğu sempatinin isbat etmekte
olduğu üzere tek seçmeli gurup usulü pek büyük
menfaatler sağlamaktadır. İtalya'da anayasa yapılması
sırasında komünistlerin tek seçmeli gurup taraftarı
olmaları da bunun delilidir.
İtalya'da her iki meclis seçimleri de aynı zamanda
yapıldı. Fakat, mebuslar meclisi seçimi, rakip listeler
üzerinden nisbî usul ile yapıldığı halde, senatonun
teşekkülü için hem tek seçmeli gurup ve hem nisbî sistem
esaslarından mülhem bir sistem tatbik edildi. Daha
doğrusu, mebuslar meclisi içki seçmenler İllere göre
büyük çevreler halinde guruplanmıştı. Tâ ki mevcut,
listelerden birine listede isimleri yazılı adaylara
tercihli oy vermek imkânı ile birlikte rey vermeleri
mümkün olabilsin.
Tercih miktarına göre temsilciliklerin elde edilen oy
sayısına nisbetle tevzi olunduğu listelerde yazılı
adaylar seçilmiş ilân olundular. Senato üyeleri seçimi
için, seçmenler, seçilecek senato üyesi sayısına göre
guruplara ayrılmıştı. Adaylar partilerce veya seçmen
guruplarmca her birisi bir tek gurup için ve fakat aynı
mmtakanın sair guruplarından en az iki adayına mecburen
bağlı tutularak gösterilmişlerdi.
Seçmen bir tek adaya oy verdi ve kendi gurubunda muteber
oy vermiş olanların % 65 inden az olmıyan sayıyı
kazanan aday seçilmiş ilân olundu. Diğer temsilcilikler
aynı guruplarca elde edilen arta kalmış oylar nisbetkıde
tevzi edildi. Yani, aynı guruba mensup tekmil adayların
yekûnu yapılarak ve böylece Hondt metoduna göre
kendilerine verilebilecek temsilcilik sayısının ne
miktar olabileceği tesbit edilerek dağıtıldı. Bilâhara
aynı guruplaşma dahilinde mukabil guruplarda en yüksek
oy harici kısmetini elde etmiş olanı adaylara geri kalan
temsilcilikler tevzi edildi.
Son İtalyan anayasa tecrübesi her şeyden önce ve umumî
olarak sırf nazarî ve fakat isabetli bir araştırmanın
sağlam esasa dayanmakta olduğunu isbat etti: Bizatihi
iyi olan, ve evleviyetle, mükemmel olan bir seçim
sistemi mevcut değildir. Her sistem gerçekleştirileceği
anayasa kuruluşunun hususî şartlarına göre mütalâa
edilmelidir.
İtalyan tecrübesi bundan sonra ve hasseten sehime
dayanan bir meclis kurulması için tek seçmeli gurup
sistemi tatbikinin çok seçmeli guruba müstenit bir
sisteme göre seçilmiş diğer meclis muvacehesinde siyasî
çehre bakımından aşağı yukarı tam bir aynîyet husule
gelmesine hiçbir veçhile mani bulunmadığını bütün
hakikatiyle isbat etti.
İtalyan anayasa tecrübesi, bundan başka, tek seçmeli
gurubun, meselâ seçilenlerin keyfiyet bakımından
iyileşmesi gibi bazı faydalarını bir kere daha isbat
etti.
Tek seçmeli gurup usulü senato teşekkülünde büyük ve
küçük partileri haiz oldukları imkânlar hududu dahilinde
her gurupta mümtaz'bir duruma sahip olan kimselerden
adaylar göstermeğe icbar etti. Böyle olması bizzat
partinin haysiyet ve itibarı gibi basit sebepten, eldeki
tekmil kuvvetleri ve binaenaleyh adayın şahsına taalluk
edca vasıfları dahi ortaya koymaktaki seçim menfaatine
kadar giden bir sıra sebebe istinat ediyordu. Bu durum,
ilk bakışta basit bir istatistik cetveli ile dahi
zahirdir. Filhakika, küçük memurlar, ilk okul
öğretmenleri, esnaf, muhasipler, tacirler, yüksek okul
öğrencileri gibi mebuslar meclisinde kalabalık olan
mutavassıt zümreler senatodan uzaklaşmışlardır. Senato
üyeleri yüksek evsaftaki zümrelere mensupturlar. Meselâ,
avukatlar mebusların % 27sini teşkil ettikleri
halde senato üyelerinin % 41,9 ını meydana
getirmekte ve mebusların ancak % 9 unu teşkil
eden Üniversite Profesörleri senato üyelerinin % 15 ini
meydana getirmektedir. Şu halde, avukatlar ve üniversite
profesörleri minhaysel mecmu seçilen senato üyelerinin
% 5 - 6 sini temsil etmektedirler. Sendikalistler
ve gazeteciler de mebuslar meclisine nisbetle Senatoda
daha yüksek bir yüzde temsil ediyorlar. Neticede
senatonun heyeti umumiyesi itibariyle, mebuslar meclisi
üyelerine [nisbetle daha mümtaz sosyal vaziyetlere sahip
şahıslardan teşekkül etmiş olduğu söylenebilir. Bununla
beraber, bu fark iki mecliste temsil edilmekte olan
çeşitli siyasî cereyanların muhtevası üzerinde hiç bir
tesiri haL; olmamıştır. Zira, yetkili zümreler yasama
faaliyetinin sırf teknik sahasında derin teknik
bilgilerinin tecrübesi ile vâki hususî yardım sayesinde
büyük hizmetler ifa etmişlerse de, gerek Parlâmento ve
gerekse hayatına büyük partiler hakim olduğu için,
siyasî sahada hiç bir fevkalâde netice vermemişlerdir.
Nihayet, İtalyan anayasa tecrübesi tek seçmeli gurup
usulüne has faydaların, senato seçimlerinde,
temsilciliklerim tevzii maksadiyle oylardan istifade
olunması için takip olunan çoğunluklu veya nisbî
kıstastan mücerret olarak, istihsal edilmiş olduğunu
isbat etti. Bunum gibi, nisbî sisteme has olan faydalar,
mebuslar meclisi seçimlerinde, seçilenlerin ilânı
maksadiyle oylardan istifade olunması şekli ile, gurubun
tek veya çok seçmeli oluşundan müstakil olarak elde
edildi.
Böylece İtalyan tecrübesi aynı sistemde seçmen
topluluğunun teşkili için tek seçmeli gurup usulünün, ve
temsilciliklerin dağıtılması için nisbî usulün
karşılaşma halindeki kuvvetlere Parlâmentoda temsil
imkânı verecek surette tatbik olunabileceğini meydana
koymuş oldu. En nihayet, İtalyan sistemi tek seçmeli
gurup ile nisbî sistemin uzlaştırılması imkânını ve tek
seçmeli gurubun nisbî sisteme umumiyetle izafe olunan
faydalan yok edeceği tarzındaki az çok sarih noktai
nazarın esastan mahrum bulunduğunu isbat etti.
İtalyan Anayasa tecrübesine dayanarak, değil yalnız tek
seçmeli gurup ile nisbî sistemin bir tek sistem
dahilinde pek güzel kabili telif olduğunu, lâkin aynı
zamanda İtalyan kanuncusunun yeni anayasanın kaleme
alınması sırasındaki hoş görülebilecek tereddütlerini
gidererek daha iyi neticeler elde etmek maksadiyle bu
yolda daha kararlı hareket etmek lüzumunu da kabul etmek
icap eder.
Şimdiye kadar yapılanlara ilâveten girişilebilecek diğer
bir teşebbüs de incelenmeğe değer mahiyettedir. Bu
teşebbüs Avusturyalı bir hukukçu olan Geyerhahn
tarafından tecrübe olunmuştu: Seçmenleri o şekilde büyük
guruplara ayırmalı ki her bir guruba muhtelif üstelerde
yer alan adaylar içerisinden seçilmiş iki temsilci
isabet etsin. Bunlardan biri oyların çoğunluğuna, yani
ilk oy verme neticesinde, veya icap ediyorsa, balotajda
elde edilen oyların nisbî çoğunluğuna, veya daha. iyisi,
salt çoğunluğuna göre seçilecek; diğeri ise nisbî metoda
göre arta kalan temsilciliklerin dağıtılması neticesinde
seçilmiş olacaktır- Yani salt çoğunlukla veya nisbî
çoğunluğa göre esasen ilân edilmiş olan temsilciler
hariç olmak üzere, muhtelif guruplar adayları arasından
her gurup veya partinin artık olarak elde ettiği oylar
sayısı ile mütenasip sayıda üye bulunduracağı şekilde
her liste veya guruptan lüzumu kadar temsilci seçilmiş
ilân olunur.
Teklif olunan sistemin kabulü aleyhinde, geniş guruplar
kurmanın tek seçimli gurubun sağladığı faydaların mühim
bir kısmını ortadan kaldıracağı söylenebilirse de böyle
bir itirazın hiç bir mesnedi olmaz. Zamanımızda
münakaleler ve fikir nakli hususlarında mevcut büyük
imkânlar düşünülecek olursa, tıpkı paranın kıymetten
düşürülmüş olduğu memleketlerde milyonluk mamelekin daha
yakın zamana kadar ancak birkaç bin liretlik bir kıymete
tekabül etmesi gibi, bugünün geniş gurubu da dünün küçük
gurubuna tekabül eder.
Böylece, sathî bir tahlilin telkin edebileceği itiraz
bertaraf edilmiş olmaktadır. Şunu da tesbit etmek icap
eder ki, teklif olunan sistem sayesinde her gurup, adeta
doğrudan doğruya denilebilecek ve mahallî menfaatlerin
genel menfaatler zaviyesinden mütalâası için elzem olan
seçmenlerle seçilenler arasındaki samimî birleşmenin
tekmil faydaları ile birlikte kendisine bir temsilci
sağlayabilecektir. Bundan başka, aynı gurup muhtelif
partiler veya guruplarca istihsal edilmiş olan oylarla
mütenasip şekilde temsilcilikler dağıtılması yanında
diğer bir temsilci tayin edebilecektir. Şu hale nazaran,
seçilen heyet her gurubun doğrudan doğruya kendi
temsilcisine sahip bulunacağı ve her partinin veya parti
gurubunun meclis dahilinde seçimler imtidadmca bütün
memlekette tezahür etmiş olan kuvveti ile mütenasip bir
temsili haiz olacağı şekilde kurulmuş olacaktır.
İşte, aynı neviden diğer sistemlerin malûm olmasından ve
anayasa hukuku tetebbülerimden ve parlâmento hayatımdan
edindiğim nin telkin ettiği sistem budur. Tek seçmeli
gurup usulü ile nisbî metodun bir tek sistemde
bağdaştırılması meselesinin hallini daha tam bir şekilde
mümkün kılmak için bu sistemi hatırlamak mümkün
olabilir.
Eğer siyasî hayatın şaşırtıcı ve durmadan değişen
ilerleyişi müsait olursa gösterdiğimiz hal sureti diğer
meselelerin çözülüşü ile birlikte demokrasi prensipleri
tesiri altındaki tekmil milletlerin dinmiyen arzusunu,
ihtimal ki, kısmen olsun tatmin edebilecektir. Bu
dinmiyen arzu muhtelif siyasî kuvvetleri gerçekten
temsil eden meclisler vücuda getirmek arzusudur. Bu
meclisler tam bir temsil edebilme hususiyeti sayesinde
yüksek siyasî direktifleri halk iradesi ile mutabakat
halinde tayin edecek iktidarda
olacaklar ve devletin mudil ve çeşitli şekillerdeki
faaliyetinin ahvalin icaplarına uygun surette inkişafını
sağlayabilecek kuvvetli ve müessir bir hükümet faaliyetine
imkân vereceklerdir.
Yıl 1949 Cilt 6 Sayı 2-4Sayfa: 18- 26
|