PROF.DR. ERGUN ÖZBUDUN: Türk Ulusu yapay, zorlama
ulustur!
Şengül Yıldız
Türkiye’nin uzun ve ince anayasa yolu…
2007
yılı Temmuz ayında yapılan genel seçimlerden sonra
Türkiye’nin gündemine yeni anayasa tartışmaları girdi.
Bu tartışmaların hiç birisi yeni değil. Yukarıda
özetlenen Amerikan raporları dikkate alındığında
Türkiye’ye biçilen eyalet modeli ya da federatif
yapılanmanın temelinin Yeni Dünya Düzeni kuramcıları
tarafından yıllar önce atıldığı anlaşılmaktadır. Din
özgürlüğü Türkiye, insan hakları Türkiye raporları ile
yani ABD kongre raporları ile federatif yapının düşünsel
temellerinin inşa edildiği görülmektedir. Gidilen yolun
rotası Türkiye’ye Büyük Orta Doğu Projesi ile
çizilmiştir.
Prof.Dr. Kaboğlu’nun başbakanlık insan hakları raporu
ile başlattığı, alt yapısını yaptığı yeni vatandaşlık
tanımıyla oluşturduğu çalışmalara bıraktığı yerden
Ankara Hukuk Fakültesi, Anayasa kürsüsü Başkanı Prof.Dr.
Bülent Nuri Esen’in yetiştirdiği Prof.Dr. Ergun
Özbudun’un devam ettiği anlaşılıyor.
Bilkent Üniversitesine transfer olan Prof.Dr. Ergun
Özbudun’un Demokrasi Vakfı çalışmaları sırasında ileri
sürdüğü “Türk
Ulusu yapay, zorlama ulustur” tezleri
ve Kemalizm’i tasfiyeye dönük Anayasa taslaklarından
ötürü; Özbudun’a emek veren, onu yetiştiren Prof.Dr.
Bülent Nuri Esen hocanın kabrinde kemikleri sızlıyor
olmalıdır.
Türk
ulusunun varlığını red ve inkâr edenlerin Türkiye
Cumhuriyeti Devletine egemen olmaları ve onu Anayasadan
silmeye kalkışmaları ne hazin!
Türk
Demokrasi Vakfı kurucusu da olan Prof.Dr. Ergun Özbudun
derlediği belge ile Türk ulusunun yapaylığı! Savına şu
şekilde katkıda bulunmaktadır: “Olan
şey, Mustafa Kemal’in var olmayan farazi bir varlığı,
Türk Milleti’ni ayağa kaldırarak ona hayat vermesiydi.
O’nun girişmiş olduğu projenin gerçek boyutlarını bize
veren ve düşüncesinin ütopyacı niteliğini ortaya
çıkaran, olmayan bir şey için sanki varmış gibi
çalışması ve onu var etme yolundaki kabiliyetidir.”
Mustafa Kemal Atatürk’ün “Cumhuriyetin
yaptırımı olacak” dediği
Ankara Hukuk Fakültesinde yetişen bir öğretim üyesinin
Cumhuriyetin Hukukunu tasfiyesinde görev üstlenmesi ne
hazin.
Türk
ulusunun şu anda yazgısı onun varlığını red ve inkar
edenlerin, ve onlara hizmet eden sözde bilim adamlarının
elinde olması ne hazin!...
Türk
ulusunun varlığını yadsıyanların ona Anayasa yapmaya
kalkışmaları bilim etiğine ne denli uygun ?..
Prof.Dr. İbrahim Kaboğlu ile ilgili Anılar
İzler/İzlenimler:
2004 yılı Kasım ayında Ankara’da
Türkiye Barolar Birliğinin Başkanı Av.Özdemir Özok
Başkanlığında Ankara Barosu Başkanı Av.Vedat Ahsen Çoşar,
İstanbul Barosu Başkanı Av.Kazım Kolcuoğlu, İzmir Barosu
Başkanı olarak benim katılımım ile bir toplantı yapıldı.
O
tarihte, İ.Kaboğlu’nun Başkanlığını yaptığı Başbakanlık
İnsan Hakları Komisyonun hazırladığı raporun açıklanması
sırasında; Rapor, Kaboğlu’nun elinden alınıp
yırtılmıştı. Bu eylemi yaptığı bir basın toplantısı ile
kınayan bir metni TBB Başkanı Özdemir Özok toplantıya
katılan Barolar adına, (İzmir Barosunun muhalefeti ile)
kamuoyuna duyurdu.
Ankara Barosu Staj Eğitim Merkezinde Yapılan basın
açıklaması sırasında TBB Başkanı tarafıma söz verdi:
Türkiye Cumhuriyetinin Kuruluşuna kaynaklık eden temel
ilkeleri, doğrudan doğruya veya dolaylı biçimde
tartışmaya açmayı doğru bir yaklaşım olarak
görmediğimizi o nedenle, İ.Kaboğlu ve onun başaklığında
oluşturulan komisyonun görüş ve düşüncelerine kesinlikle
katılmadığımızı İzmir Barosu adına açıkladım.
(…)
|